Referanduma gidilirken Başbakan Erdoğan TÜSİAD başta olmak üzere; çeşitli nedenlerle Evet veya Hayır şeklinde resmi fikir açıklamayan herkesi ima ederek, “bitaraf olan bertaraf olur” demişti. Referandum bitti, şimdi gözler kimlerin bertaraf olacağında…
Bundan seneler önce Emin Çölaşan’ın Hürriyet’ten kovulması bugün son örneğini yaşadığımız “bertaraf” serisinin ilk örneğiydi.
TRT 2’nin en yüksek izlenme payına sahip olup TRT 1’e geçirilen, ardından da kısa sürede izlenme oranlarını katlayan Banu Avar bu dizinin bir başka örneğiydi. İsveç ve Nobel programı birilerini öylesine kızdırmıştı ki Banu Avar’a o programı yayınlamaması emredildi. Söz geçirilmeyince saatiyle oynandı, itildi kakıldı. Programı ısrarla yayınlayan TRT’nin o dönemki yükselen yıldızı Banu Avar o hafta aniden kovuldu.
Yıllarca kanallar tarafından adeta kapışılan Hulki Cevizoğlu’nun kanal kanal dolaşıp kovulması da bir başka örnek. Attila İlhan ile yaptığı programın tadı hala damağımda. Bugün ise Hulki Cevizoğlu aşağıya gönderile gönderile adeta kayboldu.
Hükümete karşı en sert eleştirileri yapanlardan birisi de Nihat Genç’ti. Nihat Genç doğası gereği olsa gerek onyıllardır kim başa gelirse muhalefet olmuş birisi. Ancak Nihat Genç’in “yazı yazmayı bırakmaya mecbur kaldığını” açıklaması da ne hikmettir ki anca bu haftaya denk geldi.
Hükümete karşı sert eleştirileriyle geçen senelerin bir başka muhalefet yıldızı ise Yiğit Bulut’tu. Artık değil. Muhalif döneminde damat olarak girdiği Doğan holdingden kavgayla kovulan Yiğit Bulut, batının AK Parti’ye karşı olmasında bir bit yeniği olduğunu söylemeye başlayıp birden AK Parti’yi destekleyen yazılar yazmaya başladı. Bu son dönemde bu yazıların sayesinde olacak ki Başbakan 2 haftada 2 kere Yiğit Bulut’un programına konuk oldu. (Yanlış anlaşılmasın, Yiğit Bulut’un bu konudaki gözlemlerine kısmen katılsam da Başbakan’ın tutumu dikkat çekici.)
Bugün ise sert muhaliflerin Yılmaz Özdil ile birlikte başı çeken diğer ismi bertaraf oldu. Bekir Coşkun da kovuldu!
Bekir Coşkun’un kendi ağzından durum şöyle:
Altaylı, editörler ve Habertürk’ün sahibinin işime son verilmemesi konusunda son derece çaba sarfettiğini biliyorum. Ancak, baskı çok yoğundu yapılacak birsey yok. İlk bertaraf olan ben oldum.
Halbuki yanlışı var. Kendisi ne ilk bertaraf olan, ne de bu gidişle son… Yıllardır bertaraf olan olana.
Bu konuda sanıyorum Başbakan’ın konuşmasını da hepimiz yanlış anlamışız. Zannediyoruz ki o “bitaraf (tarafsız) olan bertaraf olur” dedi. Belli ki Başbakan’ın demek istediği “Bir taraf olan bertaraf olur”muş. O tarafın hangi taraf olduğunu da zaten görüyoruz.
“Demokrasi”nin gözünü seveyim.
Bir yanıt yazın