Diktaların Biri Gider Öbürü Gelir…

Referandum öncesi harıl harıl demokrasi çığlıkları atanlar zafer sarhoşluklarını anca atlatıyolar herhalde ki HSYK seçimlerinde dönen olayları yavaş yavaş görüp uyanıyorlar.

Bundan haftalar önce söylentiler başlamıştı, AK Parti kendi listesini Anadolu’da dağıtıyor, dayatıyor diye. Dedikodu dedik, geçtik…

Ardından Yüksek Seçim Kurulu hakimlere kendilerini tanıtma, seçim için çalışma yapmayı yasakları. Görmedik, duymadık…

Bugün ise referandumda “özgürleşeceğiz”, “yargıya demokrasi gelecek”, “yargıdaki dikta gidecek” diye uman ve referandumda “Evet” diyen gerçekten tarafsız yargıçlar tek tek pişman olmaya başlıyorlar.

Geçen hafta Fatih Altaylı’nın bir örneğini yazdığı bu “uyanma” dizisi yayılarak büyüyor. Bugün ise artık şaibeler muhabbet arasında değil, açıktan açığa tartışılıyor.

Hükümetten ses yok. Olmayacaktır da.

AK Parti’yi azıcık tanıdıysam aha şuraya yazıyorum ki HSYK seçimleri yaklaştıkça gündemi bastıracak duygusal bir hamle yaparlar. Ne bileyim işte, türban olur, İsrail’le sataşma olur, IMF’ye laf atma olur. Maksat Müslüman-Türk gururu okşansın, aylarca “demokrasi” diye haykıranların gözleri başka yere çevrilsin.

Referandum için “hayır”ı desteklediğimi bilen yakın çevremdeki bazı “evet”çi dostlarımdan bile oy veremediğimi öğrenince “oh iyi olmuş” diyenler oldu. Nasıl bir demokrasi aşkı ama!

Bugün ise “evet” cephesinde “yargıdaki dikta kalksın” diyenler söylemlerini değiştiriyor: “yargıdaki Kemalist dikta kalksın” diyor. Yerine de emin adımlarla yeni bir dikta geliyor. Biri gider biri gelir, diktalar daim kalır anlaşılan… Nasıl bir demokrasi anlayışı ama!

Çoğunluğun borusunun ötmesine demokrasi denmez, onun adı başkadır.

Gerçek anlamda demokrasi, herkesin sesini duyurabilmesidir. Evet, imkansızdır; ancak bu amaca ne kadar yaklaşılırsa o kadar “gerçek” demokrat olunur.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir