Hatice'yi Seviyor, Neticeden Korkuyorum

Türk futbolunun en yaygın “resmi” yorumu şüphesiz “iyi oynayan kazansın“dır. Her ne kadar televizyonlarda bu söz ısrarla vurgulansa da vatandaş üzerinde ben kendimi bildim bileli bir etki yaratmamış bir sözdür bu.

İlkokulda mahalle arasında maç yapmaya başladığımdan beri kendi tecrübelerim arasında en sık duyduğum söz ise “Hatice’ye değil, neticeye bak“tır. Genel futbol anlayışımızı en iyi yansıtan söz işte budur.

Sene başında Sivasspor’a yağan tepkiler ve sene ortalarında Reijkaard’a karşı ufak ufak sızan sabırsız eleştiriler “Hatice’ye değil neticeye” bakan futbolseverlerimizin şehir veya takım ayırt etmediğinin ispatıdır.

Yani “futbolsever”lerimizin çoğunluğu Hatice’yi sevmiyor.

Halbuki ben Hatice’ye sevdalıyım!

Öyle bir sevda ki benimkisi; Yapılan geleceksiz ve ileri görüşsüz yorumlar beni çileden çıkartıyor. Takımı ne kadar iyi oynarsa oynasın 3 hafta puan kaybından sonra isyan eden fanatikler beni kahrediyor. Hatalı bir kararda hakeme küfredip, hata kendisi lehine yapıldığında süt dökmüş kedi olanlar katlanılmaz geliyor.

Ama bana göre hepsinden beteri, takımı ne kadar kötü oynarsa oynasın galibiyetlere sevinebilen taraftarlar, bu tür “başarılar” ile avunan yöneticiler…

Üzülüyorum. Futbolumuzun kalitesi için, futbolumuzun geleceği için üzülüyorum.

Dün oynanan Fenerbahçe Beşiktaş maçını izledikten sonra “bu sene Bursasporlu” olan bir Galatasaray taraftarı olarak en çok bu yüzden üzüldüm. Fenerbahçe kazandığı için değil; Beşiktaş yarıştan erken koptuğu için değil; Galatasaray avantaj kazanamadığı veya Bursaspor farkı açamadığı için hiç değil; Bilica’nın penaltı noktasında izinsiz sondaj çalışması yapması şaka konusu olduğu ve cezasız kaldığı için üzüldüm.

Benim için son haftaların en büyük korkusu bu maçtan sonra iyice büyüdü:

Ya Fenerbahçe seneye de Daum’a emanet edilirse?

Benim gibi “neticeye değil Hatice’ye” bakan futbolseverlerin en büyük kabusu futbol katili sonuç odaklı teknik direktörler olsa gerek. Ertuğrul Sağlam, Frank Reijkaard, Abdullah Avcı, Şenol Güneş ve daha niceleri arasından çıka çıka Daum şampiyon çıkarsa ve hani olur ya, Fenerbahçe de bunu marifet sayıp seneye de tekrar onunla devam etmeye kalkarsa diye korkuyorum.

Benzer korku Daum daha önce Fenerbahçe’yi şampiyon yaptığında da içimi sarmıştı. Korktuğum başıma gelmiş ve Daum bu sene geri gelmişti. Yine korkuyorum… Çok korkuyorum.

Yorumlar

“Hatice'yi Seviyor, Neticeden Korkuyorum” için 2 yanıt

  1. yasemin avatarı
    yasemin

    Ben de Hatice`yi seviyorum. 😀

  2. A.K avatarı
    A.K

    Bu teknik direktorluk begenmemezlik ve surekli degistirme durumu sadece Turkiye’de (ve en cok Fenerbahce’de ) mi yasaniyor merak ediyorum 🙂 Yani sorunu teknik direktorlerin kisiliginde mi buluyoruz, seklinde semalinde mi buluyoruz, anlamis degilim. Bizim buyuk takimlarin elinden her sene en az bir tane dunyada kendini ispatlamis teknik direktor geciyor. Niye ki? Nerde o uzun soluklu Gordon Milne zamanlari ah ah:)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir