Yılların ardından nihayet 1 Mayıs’ı hem Taksim’de kutladık, hem de yurdun birçok meydanında. Kutlamalarda az çok bazı taşkınlıklar yine yaşanmış olsa da olaylar büyümediği gibi, geçen senelerden alıştığımız “orantısız güç” sahneleri yaşanmadı.
Bu konuda bana göre en büyük sorumlu hükümet ve emniyet güçleri. Nasıl geçen 2 sene 1 Mayıs olaylarının neredeyse tüm sorumlusu da onlardıysa, bu sene yaşanan 1 Mayıs’ın olması gereken şekilde geçmesini sağlayan da yine hükümet ve emniyet güçleridir.
Bu konuda basında çeşiştli yazılar yayınlandı. Bunlar içerisinde benim düşüncelerime neredeyse birebir tercüman olan “Provokatör yönetimlermiş” yazısıyla (yine) Fatih Altaylı oldu.
Bu sene de dahil geçtiğimiz üç 1 Mayıs’ın özeti de sanırım Fatih Altaylı’nın yazısındaki şu cümlede gizli:
Devlet bu yıl provoke etmeyince tertemiz bir bayram yaşadık. Yıllarca boş yere işçilerden korkmuşuz. Asıl korkulması gereken, özgürlüklerin kısıtlanmasıymış.
Bu sene güzel geçen kutlamaların ardından geçen seneki “ayaklar baş olursa” yorumundan 180 derece dönüp kendine pay çıkartan Başbakan Erdoğan ve geçen senelerin sorumluluğunu katılımcılara atan İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın başta olmak üzere, bundan sonraki tüm yöneticiler de umarım kötü ile iyiyi yanyana değerlendirip gerekli dersi alır ve yıllarca bu kutlamalar bu şekilde sürer. Eninde sonunda toplumsal olayların iyisinde de kötüsünde de 1 numaralı sorumluluk sahibi yöneticilerdir.
En kötü 1 Mayıs’ımız böyle olsun!
Bir yanıt yazın