BM Güvenlik konseyinin İran’a karşı yaptırım alma kararında ilginç bir sahne ortaya çıktı. Konseyde Türkiye ve Brezilya hayır, Lübnan çekimser oy kullanırken, yaptırımlar 12 oyla kabul edildi.
Yeni Dünya Düzeni’ne ilginç bir başkaldırış yöntemi var İran’ın. Dünya’da Ekonomik odaklar bu duruma kızgın, İslamofobik çevreler “İslam Cumhuriyeti” kavramından ve koyu “cihat” çağrılarından korkuyor, olaydan habersiz bir kesim de “atom bombası yapmasınlar” diye İran karşıtlığına destek veriyorlar.
Bizde ise İran; “komşumuz”, “din kardeşimiz”, “müttefikimiz” seçeneklerinden birisi dolayısıyla el üstünde tutuluyor. Az sonra açıklayacağım üzere ben ise bu seçeneklerin hepsini yalnızca iç politika malzemesi olarak yorumluyorum.
Yurtdışında yaşıyor olmanın avantajlarından birisi, bu tür konularda batının “demokrasi” anlayışının ne kadar kısır olduğunu görmek. Konuyu Avrupa’lı her kimle tartışırsanız tartışın ortak bir cevap alıyorsunuz: “İran nükleer silaha sahip olursa bize büyük tehdit oluşturur!” E iyi de Dünya’daki halihazırda nükleer silah sahibi 9 ülke kimseye tehdit değil mi? Yalnızca bu açıdan bile bakıldığında adil olan, herkesin nükleer silahı bırakmasıdır; İran’a uygulanacak yaptırımların ABD’ye de, Çin’e de, Kuzey Kore’ye de, İsrail’e de uygulanmasıdır.
Kişisel olarak politik görüşümün temeli “tam bağımsızlık“tır. Bunun iç politika kısmı konumuz değil. Fakat eğer doğru olan bir ülkenin “tam bağımsız” olması ise, bu kural her ülke için geçerli olmalıdır. Eşitlik, küresel adalet ve dünya barışı bunları gerektirir. Avrupa birliğinde Lüksemburg ile Fransa’nın hakları eşit sayılıyorsa, İran’ın da hakları aynı derecede tutulmalıdır. İran’ın tam bağımsızlığı için, nükleer enerji araştırması yapmasına da, takas anlaşmaları ile dünyanın öbür ucundaki Brezilya ile yakınlaşmasına da destek olunmalıdır.
Bugün komşumun iç meselelerine burnunu sokanlar dün olduğu gibi, yarın da tekrar benim kararlarıma burnunu sokma cüretini gösterebilecektir. Tam bağımsız Türkiye için: Tam bağımsız Brezilya, tam bağımsız İran!
Bir yanıt yazın