Kılıçdaroğlu başkanlığa geldikten sonra yaptığı bazı açıklamalar, AK Parti alışkanlığı olsa gerek “açılım” şeklinde yorumlandı hep. Malum, AK Parti oy oranını arttırmak için, oy oranının az olduğu kesime “açılım” yapar, güzel sözler ile “biraz oradan biraz da buradan oy eklersek ne ala” mantığıyla oylarını arttırmaya çalışır sıklıkla. Bunda gocunacak bir şey yok, popülist siyasetin gereği zaten bu dengeyi kurmaktır.
Kılıçdaroğlu Sav’ı CHP’den savdıktan sonra, başkanlığa geldiğinden beri ara ara yaptığı “solcu” göndermelerin dozunu arttırma fırsatı nihayet yakaladı. CHP’nin son 5 yılda içine saplandığı “statükocu, milliyetçi, eski kafalı” damgalarından sıyrılmak için sanıyorum ki Kılıçdaroğlu’nun aradığı çıkış yolu, CHP’yi (olması gereken şekilde) sol kanada kaydırmak.
Yapılan başörtüsü açıklamaları başta “oy koparmak” için gibi gözüktüyse de, Ecevit’i anmaları, Nazım Hikmet göndermeleri, bugünkü Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in mezarına ziyareti ve diğer ufak değişim göndermeleri birleşince görüyoruz ki Kılıçdaroğlu bunları “oy koparmak” için değil, CHP’nin sol geleneğini geri getirmek için yapıyor. Bu da “iktidar olmak için” yapılan bir hesap olamaz, keza herkes biliyor ki Türkiye’de “sol oy potansiyeli” iktidar olmaya asla yetmez. Belli ki bütün bu “solcu göndermeler” aslında CHP’nin kendi iç dengeleri için yapılıyor.
Kılıçdaroğlu iktidar olur mu, olmalı mı bilmem ama Türkiye’nin siyasi geleceği için birisi gerçek anlamda “solcu” olmalı. Orası kesin. Dolayısıyla henüz yalnızca görüntüde kalan bu değişim çabasının gerçekten yerleşmesini ve başarılı olmasını umuyorum.
Bir yanıt yazın