Tam 18 gün önce İsviçre’de iki dağın arasında, vadide ufak bir kasabaya taşındık. Değişik bir tecrübe olmasını bekliyorum çünkü Türk bir çift olarak kurallara bu kadar bağlı ve sistemin bu kadar insanlarüstü şekilde tıkır tıkır işlediği/işletildiği bir yerde hiç yaşamadık. Ayrıca İzmir’de büyümüş, son 3.5 sene güney Fransa’da sahilde yaşamış bir çift olarak da Allah’ın dağında ne işimiz var, göreceğiz.
Gelelim konumuza. Geçen gün eşimle konuşurken İsviçre’nin uluslararası kodunun CH olmasına anlam vermeye çalışıyorduk. Türkiye TR, Fransa F, Polonya PO, İngiltere GB, vs. vs. Ama CH İsviçre’de konuşulan 4 resmi dilden (Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanş) hiçbirisine uymuyor.
(Bu noktadan sonra gelen tüm bilgileri sağolsun az önce eşim araştırmış ve bana iletti. Mucjk :*)
Meğer CH, Latince “Confoederatio Helvetica”‘dan geliyormuş. İsviçre meğer Latince’de Helvetica demekmiş. Tasarım veya mac ile uğraşanlar bilirler, Helvetica bugün en popüler “genelgeçer” yazıtipi. Yine meğersem Helvetica’yı 1957’de bulan arkadaşlar da İsviçreli’ymiş ve o yüzden yazıtipine bu ismi vermişler.
Yazıtipiyle ilgili bu anlamsız ayrıntıdan sonra işin ilginç kısmına geliyoruz. “Helveti” kabilesi Romalılar İsviçre’ye geldiğinde buralarda yaylalarda yaşayan bir Kelt kavimiymiş. Helveti de eski Kelt dilinde “çok kazanan” anlamına geliyormuş.
M.S. 2. yüzyılda Poseidonios Helveti’leri “altın zengini ama barışçıl” olarak tanımlamış.
Diyeceğim o ki, bu adamlar 2000 yıldır buralarda zenginlik ve barış içinde yaşıyor. Kimbilir kaç yüzyıldır hiçbir savaşa girmiyor, sadece kendi işlerine bakıyorlar.
Sosyolojide muhtemelen başka bir adı olan ama benim “toplumsal genetik” adını verdiğim durum bu.Yurtdışında yaşamaya başladığımdan beri gözlemlediğim her toplumda baskın bir karakter oluyor. Bu da nesilden nesile, toplumsal olarak aktarılan sosyo-psikolojik bir miras diyebiliriz. Her ne kadar genellemeler 100% sonuç vermese de, genele ve vasati tavırlara yorum yapmak mümkün.
İsviçre’li toplumunun genlerinde refah, barış ve etliye sütlüye karışmama var. Öyle ki günlük hayatta bile kimse kimseye karışmıyor. Afedersin mal mal yaşıyıp gidiyorlar. Duygusal olarak ne artı ne eksi, her tür sistem tıkır tıkır işlediği için ister istemez her daim nötr takılıyorlar. Robot gibiler. İsviçre’lileri şu 3 haftada hangi kelimeyle özetlersin deseniz, robot derim. Sistematik, ve duygusuz.
Fransızlar ise aşırı kibirli ve “ben merkezci” diyebileceğim bir tavırdaydı. İnsan hakları, eşitlik, kardeşlik falan hep vurgulanan ilkeler ama kişisel ölçekte gözlemim buydu.
Araplarda ilginç bir şekilde bencillik hissetmiştim örneğin. Adamların top oynayışından belli 😀
Türkler olarak ise bence en öne çıkan 2 özelliğimiz kıvrak zeka ve sabırsızlık. Bunların ikisi birbirini körükleyen, fakat bir arada olunca “günü kurtarma” mantığına sürükleyen şeyler. Bence uzun zamandır milletçe potansiyelimizi boşa harcamamızın en temel sebebi de bu.
Siz de başka ülkelerde yaşıyor ya da yaşamışsanız, herhangi bir milletin genel karakterini birkaç kelimeyle özetleyebilirim diyorsanız lütfen aşağıya yorum olarak yazın, biz de bilelim 😉
Bir yanıt yazın