BDP'li Belediyelerde Kürdistan Bayrağı

Fatih Altaylı’nın dün yazdığı “Terör En Tehlikeli Adımı Atmaya Hazırlanıyor” yazısında bahsettiği planı okuyunca önce gözlerime inanamadım. PKK, BDP’li belediyelerin desteğiyle, gönderlere “Kürdistan Bayrağı” çekmeye hazırlanıyormuş.

Yazıyı okuduktan sonra merak ile kaynağından bu yorumu dinleme ihtiyacı da hissettim ve karşıma Osman Baydemir çıktı. Osman Baydemir’i değişik yerlerde yaptığı sivri konuşmalarıyla, devlete meydan okumalarıyla, küfürlü cevaplarıyla hatırlıyoruz:

Hürriyet Video’larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!

. Bu hatırlatmanın ardından "Türk bayrağı yanında Kürdistan bayrağı da olmalı" temalı konuşmasını da izleyelim:

Hürriyet Video'larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!
Aynı devlete karşı doğrudan veya dolaylı yoldan gönderme yapılan bu iki konuşma arasında çok büyük bir üslup farkı olduğu açık. Yeri gelince "ha..iktir" diyip, yeri gelince "TBMM tabii ki kalacak, Türk bayrağına bir itirazımız yok" şeklinde yumuşak dostluk(!) mesajları gönderilmesi açık olarak siyasi manevra olduğu için üzerinde çok durmaya gerek yok. Burada üzerinde durulması gereken tek nokta şu ki, BDP'nin ve dolaylı olarak PKK'nın istediği bağımsız bir Kürt devleti değil (en azından şimdilik). Yapılan açıklamalarda ise sürekli Avrupa ülkelerinden ve özerk bölgelerinden bahsediliyor. Halbuki bu özerk bölgeler (Fransa, İtalya vs.) hiç de anlatıldığı kadar özerk falan değil. Ama bu "Avrupa'dan örnekleri çarpıtarak verelim, nasılsa kimse anlamaz" taktiği iç politikamızda çok yaygın bir silah olduğu için çok da kızamıyorum. Verilen azınlık sorunları örneklerden bizimkine yakın varsayılabilecek tek örnek ise İspanya örneği. Sürekli İspanya'nın özerk bölgelerinden, nasıl kendilerini yönettiklerinden, ne kadar demokratik olduklarından vs. bahsedilip duruyor. Halbuki en temel kural olarak unutuluyor ki her millet kendi şartları içinde değerlendirilmeli. Gözardı ediliyor ki İspanya'daki bu bölgelerden bazıları terör merkezi konumunda, bazıları özerklikle yetinemiyor ve bağımsızlık istiyor, bazıları da bu konuda sorunsuz yaşıyor. Unutuluyor ki İspanya'da çok övülen "demokrasi", faşizmin ve despot bir yönetimin ardından dış güçler yardımıyla dayatılmış ve henüz çok genç, oturmamış bir demokrasi. İçeride tartışmalar, eylemler, istekler artarak sürüyor. Ve yine tekrarlamak istiyorum ki ne coğrafi olarak, ne kültürel olarak, ne de tarihsel olarak İspanya'daki bölgelerin hiçbirisi tam Türk-Kürt ilişkisine uzaktan yakından benzemiyor, çoğu ortak tarih paylaşmıyor, binyıllık ortak yaşam sürdürmüyor. Dolayısıyla ne kadar örnek versek, ne kadar incelesek boş. Bütün bu örneklerle ve isteklerle aslında ulaşılmak istenen nokta "üniter devlet" yerine "federasyon yapısı" getirmek. Eyaletçi/Federasyoncu ayrılıkçıkların en büyük silahları batıyı örnek göstermek. Halbuki verilen Avrupa örneklerinde bu sistem kullanılmıyor, ABD'deki yapı farklı olduğu için bu sistem ismi hariç pek bir benzerlik taşımıyor. Fakat yaygın teoriye göre en büyük destekçileri de onlar olduğu için özellikle dış basında bu örneklerine bolca destek buluyorlar. Halbuki bölgesel demokrasi ve özgürlük için illa federasyon olmaya gerek yok. Üniter yapı dahilinde yapılabilecek onca reform dururken özerk bölge ve "bölge bayrağı" istemenin altında yalnızca uzun vadeli, ayrılıkçı hedefler yatıyor olabilir. Yerel yönetimlerin güçlü olması üniter devlet yapısının temel gereksinimidir, nedense bundan bahsetmek kimsenin işine gelmiyor. Osman Baydemir bu defa küfürsüz ve kibar konuşmuş olsa da, Türkiye'de "bayrak" ile oyun olmaz. Bunu bile bile bu tehlikeli adımları atmak olsa olsa kasıtlı bir yıpratma hamlesidir.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir